Okuldan bir arkadaşla muhabbet esnasında farkına vardığım bir durum var: Aklıma gelen her şeyi birden bire söyleyince baya bir eğlenceli, yergi cümlelerinin bulunduğu ve beni etki altına alan bir takım olayların açığa çıktığı bir hal alıyor sözlerim.
Daha önce denenmiş midir bilmem ama aynı uygulamayı bir de kağıt üzerinde deneyeyim diyorum.
Ve işte başlıyoruz…
-Sayfa bitince yeni sayfaya geçtim. Sanki daha hiçbir şey yazmamışım gibi geldi birden. Bazen sabahları uyandığımda da oluyor. Sanki daha hiç yaşamamış ve sanki masum,dünyaya daha yeni merhaba demiş bir insanmışım gibi geliyor.
-Bu günlerde gene askerle hükümet arasında acayip bir çekişme var. Emekliliğine az kalmış generaller emekli olmadan atanmanın peşindeymiş. Hükümette, “Vakti zamanında siz cumhurbaşkanının girdiği salonda ayağa kalkmamıştınız.” deyip. Onların atanmasına karşı çıkıyormuş. Yahu sen emekli ol belki sanatla uğraşırsın. Bak Kenan Paşa’ya ressam oldu. Nü tablolar bile çizdi. Aaa doğru ya! Türkler savaşçı millet. Bizim sanatımız savaş sanatı…
Şimdi sıradaki savaş atanacak-atanmayacak savaşı.
-Bence tramvay,otobüs,metrobüs, kısacası toplu taşıma araçlarında yeni bir düzenlemeye gidilmeli. Bayanlara ayrı araç tahsis edilmeli. Galiba tehlikeli sularda yüzmekteyim şu anda. Ayrımcılık yaptığım düşünülmesin. Vallahi niyetim iyi. Fortçuluğun önünü kesmek istiyorum sadece.
-Sabah ezanı daha bir etkiliyor beni.
-Ölmek hak.Öldükten sonraki hayatta hak. İnşallah Rahim olan Allah bizleri nur cemali ile şereflendirdiklerinden eyler. Sevdiklerimizle cennetinde kavuşmayı bahşeder.
-Şu sigara paketlerine resim konuldu ya,acaba sigara satışlarında azalma oldu mu çok merak ediyorum.
-Aaa! Sigara ve üzerindeki resimler demişken; bir resim var ki harbiden etkilenmiş durumdayız. Yazarlarımızdan Muhammed Şükrü’ye acayip benzeyen, koma halinde bir genç resmi var. Daha hiçbir bakkal üzerinde o resim olan paketten satabilmiş değil bizlere.
-Bu günlerde hep “Havalar da çok sıcak. Ramazan’da kapıda. Bu sıcaklarda nasıl oruç tutulur.” sözünü işitir oluyorum. Ama eminim ki, kalkıp biri bu sözü söyleyenlere dese “ Bak kardeş şuradaki bir kamyon tuğlayı şu binanın 15.katına çıkar. Sana 10 bin TL.” Bizimki derki “ Haydi bismillah”.
Zor koşullarda gelen çok paraya itiraz yok. Söz konusu ibadetler olunca, nedense çok korkutucu oluyor. Ah şu maddeci ve maddiyatçı mahluklar. Yazıklar olsun!
-Bu teknikle yazının sonu hiç gelmiyor galiba.
-Ama kalem benim elimde. (Yukarıdaki düşünceme)
-“Bir çiçekle bahar olmaz ama her bahar bir çiçekle başlar.” Bu sözü çok seviyorum.
-“Göklerde ve yerde olanları bilir. Gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı da bilir. Allah kalplerde olanı bilendir.” (Teğâbun suresi / 4)
-Yaptıklarımıza şahit, şems ve ay. (Yunus Özyavuz)
-Bu dünya hayatı tek biletten ibaret. Bedenimiz kağıt. Amelimiz kalem. Kalemi gelişi güzel bir şekilde kağıt üzerinde dolaştırmak; karalamaktan, kalemi kırmak ise sayfayı bomboş bırakmaktan başka ne işe yarar?
-Unutulmayacak tek yüz; anne yüzüdür. (Hz.Muhammed s.a.v.)
-Güçsüz daima adalet ve eşitlik ister. Oysa bunlar güçlünün umurunda bile değildir. (Hz.Ali r.a)
- "Giydikçe açılır" diyen tezgahtara,
“Uzadıkça şekil alır” diyen kuaföre, ve
“Zamanla unutursun” diyen arkadaşa;
İnanmak gelsede içinden inanma ! (Yılmaz Erdoğan)
-Yaş otuzbeş yolun yarısı dedi Sıtkı Tarancı yetmişini göremeden kırkaltısında teslimdi ruhu. Yarına çıkacağım garantiymiş gibi, yaş yirmi yolun yarısı diyebilir miyim acaba?
-Hayatın bir film şeridi gibi gözlerin önünden akması için ölümle burun buruna gelmek mi lazım?
Pek konu bütünlüğü olduğu söylenemez ama uzun uzadıya tek konu üzerinden gitmekte bazen sıkıcı oluyor. Ömür hızla akıp geçerken,akıllarımızdan düşünceler de aynı hızla akıp geçmekte. (Saplanıp kalan düşünceleri tenzih ediyorum elbette.) O halde hızlıyı yakalamanın bir yolu da bu teknikmiş gibi geliyor bana. “Hızlı yaşa,genç öl” vari hayat felsefeleri edinmiş değilim. Aman yanlış anlaşılmaya.
TAAB-I DİMAĞÎ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder