15 Şubat 2012 Çarşamba

NAMAZI KILMAYA DEĞİL NAMAZ İÇİN ÖLMEYE NİYET…


   Niyet ettim ALLAH rızası için, namazım için ölmeye…

  
         Bir vakit namazını kılabilmek için gerekirse ölmeyi düşündün mü hiç?Ya da bir vakit namaz için ölümü göze alır mısın? Kendimize böyle sorular sorduk mu hiç? Nasıl da tereddütte kaldı değil mi zihnimiz? Bu ne biçim soru diye afalladı değil mi? Vicdanınız ve nefsiniz kıyasıya bir münazaraya tutuştu bir anda, kafanızın içinde. Sonra bir karar verdiğinizi düşündünüz. Kararınız hayır olunca vicdanınız, evet olunca aklınız/nefsiniz kabullenmedi, değil mi? Vallahi Alimun Hakim, en doğrusunu ALLAH azze ve celle bilir.
        Tekerlemeye dönmüş namaz niyetleri, kısaca-göstermelik yat-kalk namaz hareketleri, kolayca kazaya bırakılan namazlar…Böyle yapılan ibadetlerin arasında herhalde yukarıda sorulan sorunun cevabı vicdanlarda bir zelzele bile yapmaz.Herkesin bildiği bir kısas vardır: Müslümanın biri otobüste giderken namaz vaktinin çıktığını fark edince şoföre;
-Namaz kılmak için durup mola verebilir miyiz der. Şoför ise;
-Olmaz duramam, vardığımızda kaza edersin namazını der. Müslümanın cevabı anlamlıdır;
-Ben (namazımı) kaza etmeden sen kaza edersen ne olacak…
       Biz müslümanlar o kadar garip bir inanma şekline sahip olmuşuz ki, birisinin böyle bir isteği komik, utanılacak, hatta ve hatta alay edilecek bir durum olmuş. Beş vakit namazlı, (bakımlı) sakallı, dindar insanların gözünde bile ibadet endeksli yaşamak garipsenir oldu. İşimizin arasında namaza vakit ayırmak zor geliyor çoğu zaman.Oysa biz bu dünyaya ibadetimizin arasına işi ‘anca şıkıştırabilmek’ için gönderildik.Çalışmakta bir ibadettir diye hin bir düşünce akla gelmiştir muhtemelen.Ancak o namazı dosdoğru yapıyorsak geçerli bir müjdedir, ya değilse kandırmacadan ibarettir.
      Namaza en azından öss sınavı kadar, en azından önemli gördüğümüz bir iş görüşmesi kadar ne zaman önem vermemiz gerektiğini anlayacağız. İsrail zindanlarında Ahmet Yasin olduğunuzu düşünün: Hapse yeni düşmüşsünüz, ibadet yasak, ne yapardınız? Gardiyanın sizi gördüğü anda öldüreceğini bildiğiniz halde namazını kılar mıydınız??????.......???????

Her an  ölecekmiş gibi değil, her an şehid olmak için gibi yaşa.

      Her insan ölümü düşünmüştür az da olsa. Genellikle korkmuş, sonra bir daha düşünmemeye çalışmıştır muhakkak.Peki inançlı insanlar ölümü her an düşünen değil midir?Ölmek rabbe kavuşmak değil midir? O halde bunun kötü yanı neyde aklımıza getirmiyoruz? Çünkü her an, ilahi ve gerçek son bizi bulacak olsa, şehid olacağımıza inandığımız  bir yaşamımız yokta ondan. O halde, öyle yaşamalı ki, şehid olacağımızı, hem de her dakikamızda, kalben hissebilelim. Şu an da gelsin ölüm, diyebilelim…. 
Ölüm ne yandan gelsin
Şimdi neylesin ölüm
Şehadet ikliminde çaresiz kaldım ölüm…


Ebubekir Turab

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder